Yazılı Fetva

Müslüman bir kadın nasıl olmalıdır, nelere dikkat etmelidir?

1650
09.03.2024

Hocam örnek Müslüman bir kadın nasıl olmalıdır, nelere dikkat etmelidir? Kocasına ve çocuklarına karşı sorumlulukları nelerdir? Bir de bir kadın evinde yaptığı tüm işleri Allah rızası için yapsa yaptığı işlerden sevap alır mı?

Müslümanlığın tek ölçüsü Kur’an’dır. Herkesin Müslümanlığı yaşadığı Kur’an kadardır. Kur’an bir kenara bırakıldıktan sonra, Müslümanlığın değeri olmaz.
Gözle görülüp, elle tutulacak ölçülerden söz edeceksek, genel olarak Müslümanlığın insanda görülmesi gereken karakterleri şunlardır:
-İyi Müslüman salih amel yapan insandır: Salih amel, Allah’ın razı olduğu ve insanlığa yararlı olan işlerin adıdır. İbadet, infak, insanlığa faydalı bir sanat ve benzeri işler salih ameldir.
-İyi Müslüman niyeti Allah rızası olan insandır: Allah için olmayan hiçbir işin değeri olmayacağı için, salih bir amel de yapılmış olsa ahiret ölçülerinde değersizdir. Onun için Müslüman, tarlasını ekerken dahi Allah rızasını amaçlar. O takdirde de kargaların tarlasından yediği bile onun hanesine sevap olarak yazılır. Kediye verdiği bir lokma ona sadaka olur. Allah rızası dışında neyi kast ederse etsin, velev ibadet görüntülü bir iş yapmış olsa dahi yaptığı boştur.
-İyi Müslüman ilim sahibidir: Dinini yaşayacak kadar din ilmi, hayatını izzetli bir şekilde yaşayacak kadar beşeri ilim sahibidir. Cehaleti asla kabullenmez. Beşikten mezara kadar ilim peşindedir. Yaşlanması veya aciz düşmesi ilim yolundan geri koymaz onu. Çünkü o ilimle Allah’ın rızasını ummaktadır.
-İyi Müslüman bir sosyal faaliyet içindedir: İnsanlığa faydalı herhangi bir işte muhakkak bulunur. Dernekte bulunur, vakıfta bulunur. Mahalle mescidini temizler. Düşkünlere yardım eder. Hasta ziyaret eder. Sokağını temizler. Kendinden küçük yaştakilere ilim öğretir. Ama muhakkak bir faaliyette bulunur. Bulunduğu faaliyetten maddi çıkar beklemez. Allah için yapar yaptığını.
-İyi Müslüman tevekkül sahibidir: İnsan olarak yapabileceğini yapar. Onun görevi bittiyse, gönlü rahat uyur. Olanda hayır vardır diye bekler. Allah’ın işinde hikmetler arar. Ama bunu tembelliğine kılıf yapmaz.
-İyi Müslüman günah ortamında durmaz: İyilerle beraber olmaya çalışır. Günah işlenen yerlerden kaçar. Her şeye rağmen bir günah işlerse derhal tevbe eder. Günahları biriktirmez. Allah’ın iyi kullarını sever. Günahkâr kullarından ve kâfirlerden nefret eder.
-İyi Müslüman Kur’an hizmetkârıdır: Onu okur ve onunla amel eder olduğu gibi, onu öğreten, yayılmasına çalışan biri olarak yaşamaya gayret eder. Kur’an için ne yaptım sorusu onun zihninde her gün sorgulanan bir soru olarak kalır. Kur’an’a hizmetten doymaz.
-İyi Müslüman iyiliği emreden kötülükten alıkoyandır: Sadece kendisinin iyi olmasıyla yetinmez. İyilik yayılmazsa kötülüğün yayılacağını, kötülük yayıldıktan sonra da “iyi” olmanın yeterli olmayacağını bilir. İyilerin en tabii mücahidi olmaya çalışır. Allah’tan başkasından çekinmez. Kınayıcının kınamasına aldırmaz.
-İyi Müslüman ahlaklıdır: İslam’ı temsil etmenin kimlik kartında “Müslüman” yazmasıyla olmayacağını bilir. Yürüyen Kur’an, yürüyen hadis olmaya çalışır. Ahlakı da İslam toplumunun ahlakıdır. İthal ahlakı, yabancı kültürü etkin görmez.
-İyi Müslüman iyi bir eştir: Eşine karşı “iyi” olmanın Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin karakteri olduğunu, karakterde ona benzemedikçe, iyiliğe ulaşılamayacağını bilir. İyi eş olmak için eziyete katlanır. Sabreder. Sabrının karşılığını da Allah’tan bekler.
-İyi Müslüman çok çocuk yetiştirir: Ümmete yapılabilecek en büyük hizmetin insan yetiştirmek olacağını bildiğinden, ne kadar çok çocuk yetiştirirse, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin onunla o kadar övüneceğini bilir. Çocuk yetiştirmeyi cihad mertebesinde görür.
-İyi Müslüman boş işle ilgilenmez: Kendisini ilgilendirmeyen işlerle uğraşmamanın iyi Müslümanlık olduğunu bilir.
-İyi Müslüman dengeli insandır: Onun ibadeti işini, işi ibadetini ezmez. İbadetinde ciddi ve yoğun olduğu gibi günlük maişetinde de ciddi ve yoğundur. Namaz kıldığı için işini aksatmaz. İşi olduğu için namazını savsaklamaz. Dünya ile ahiret arasında tam bir denge kurar.
-İyi Müslüman mücahittir: Malıyla cihad eder. Bedeni ile cihad etmesi gereken yerde de bedenini Allah yolunda feda etmeye hazırdır. Can gerektiğinde de canını verir.
-İyi Müslüman çok dua eder: Sadece namazlardan sonra veya hatimlerin ardından dua etmekle ya da dualara âmin demekle yetinmez. Namaz gibi, duaya da vakit ayırır. Çok dua eder. Sürekli okuduğu dua kitabı vardır. Dilini duadan kuru tutmaz.
-İyi Müslüman muhasebe yapar: Hesaba çekilmeden kendini hesaba çekmesini bilir. Hatalarından dolayı helallik istemesi gerekiyorsa helallik ister. İstiğfar etmesi gerekiyorsa istiğfar eder.
-İyi Müslüman ümmetinin dertleriyle ilgilenir: Onun ırkı, köyü din kardeşlerini ihmal etmesine neden olmaz.

Kadından iki türlü hizmet beklenir. Birincisi kadının, erkeğinin iffetini koruması, onun cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmesi ve bu cinsel ihtiyacın tabii bir sonucu olarak eşine çocuk vermesi hizmetidir. İkinci hizmet de, bugünkü evliliklerin neredeyse tamamen özdeş anlamı hâline gelen ev hizmetleridir. Bu hizmetler evi süpürmekten yemek pişirmeye, bulaşığa ve benzeri erkeğin “yapmayacağı” kabul edilen hizmetlere kadar uzanmaktadır.

Kadının birinci hizmet türünün tartışılması gerekmiyor. Zaten evlilik esasen birinci türdeki hizmetler için vardır.

İkinci türdeki hizmetlere gelince, bu türdeki hizmetler için ümmetin müçtehitlerinin iki görüş beyan ettiklerini görüyoruz.

a- Büyük çoğunluğu oluşturan müçtehitlere göre kadın, kocasının ikinci türdeki hizmetlerini görmek zorunda değildir.

b- Hanefi mezhebindeki müçtehitlerin içtihatlarına göre ise kadının erkeğinin ikinci türdeki hizmetlerini de görmesi dinen vazifesidir. Ancak onların getirdiği “dinen vazifesidir” kaydı, meselenin hukuka intikal etmesi durumunda kadına bir mecburiyet getirilemeyeceğine de işaret etmektedir.

Ortada şöyle bir durum vardır: Kadına, erkeğinin bulaşığını yıkamayı, evini süpürmeyi, tarlasında çalışmayı emreden bir âyet ve hadis yoktur. Evet, pek çok hadiste kadının çalışmalarından, iş yapmasından söz edilmektedir ama onlar, açık bir ifade ile kadına çalışmayı emretmemektedir. Hâlbuki kadının birinci türdeki işiyle alakalı birden çok âyet ve hadis vardır ve onlar gayet açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu durum, müçtehitlerin farklı içtihatlarda bulunmalarına neden olmuştur.

Bir aile içinde erkek ve kadın, neyi ne kadar yapacaklarına dair hukuki istinatlara başvurduktan sonra o ailede, İslam’ın insanlardan beklediği aile ciddiyeti bulunamaz. Meseleye vacip midir Sünnet midir mantığından önce, aile istikrarı için hangisi gereklidir şeklinde bakmak gerekiyor.

Şeriatımızın kurduğu dengenin formülü şudur:

Marûf ölçüsünde iş yürütmek. Marûfun en net ifadesi, karşındakini takdir etmek, kendin için istediğini onun için de istemek, kendin için hoşlanmayacağına onun için de razı olmamaktır. Buna insanlık da diyebiliriz.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin, “Âişe yemek yap, su ver.” gibi ifadeler kullandığını, eşlerinin de ona hizmetten zevk aldıklarını görüyoruz. İş resmiyete döküldükten sonra, bir evde haklı yoktur. Anlayış ve fedakârlık ise huzurun kaynağı, bereketin kendisidir.

Buharî’nin rivayet ettiği meşhur “Hepiniz çobansınız.” hadisinde de kadın için “Kadın da eşinin evinde çobandır.” ifadesi iyi düşünülmelidir.

Evet, kadına evde iş görmeyi emreden âyet yoktur, hadis yoktur ama başta Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin hanımları annelerimiz olmak üzere, ashabın kadınları un öğüttüler, yemek yaptılar, çamaşır yıkadılar, hayvanların bakımlarını yaptılar. Bunları da doğurdukları beş, on çocukla beraber yaptılar.

Âişe annemiz radıyallahu anha, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden söz ederken: “Evinin işine yardım eder, namaz vakti geldiğinde de namaza çıkardı.” demiştir.
Meselenin ruhu buradadır.

Allah rızası için yapılan, içine dünyalık bir maksat karışmayan her iş değerlidir. Yeter ki Allah için yapılmış olsun, usulüne uygun yapılmış olsun. Bu ibadettir, değerlidir. Ancak; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin şeriatına aykırı olan bir işten sevap beklenecek, ibadet maksatlı bir iş çıkmaz. Bu kuralımız olsun.

H. B.