Yazılı Fetva

Kamp ve yatılı kurslara katılan kızlara ne tavsiye edersiniz?

955
21.07.2023

Hocam, kızlar olarak kamplara giriyoruz. Evimizden ayrılıp yabancı bir ortamda kalabalık gruplar içinde sorunlar bitmiyor. Kampın veya bir medresenin bize vermesi gereken faydalardan bu yüzden istifademiz de az oluyor. Biraz da vesvesem var zannederim. Bize kamplara veya kurslara yatılı olarak katılan kızlarınız olarak neler tavsiye edersiniz. Allah sizden razı olsun.

Size aktaracağım nasihatlerden evvel şunu bilmelisiniz: Hangi meseleyle ilgili olursa olsun şeytanın vesveselerini dinlemeye başlayıp o kapıyı araladığınız zaman dönüşü zor bir yola girmişsinizdir. Elbette herkesin kalbinden geçen vesvese kıvılcımları vardır. Bizim mücadelemiz de bu kıvılcımlar yangına dönmeden söndürebilmek ve kulağımıza fısıldayan bizden daha kurnaz olan ve yüzyıllardır insanla uğraşan şeytanı duymazdan gelebilmektir.

Kişi kendisini yetiştirmek niyetiyle gittiği bir ortamda her anını “kendini yetiştirmek” olarak görebilmelidir. Yeri gelir bu “yetiştirme” oturduğunuz sırada bir hocanızı saygıyla dinlemek ile olur, yeri gelir beraber kaldığınız insanlara karşı doğru tutumun nasıl olacağını bilmek ile olur. Mesela; kitap okumak eğer ilişkilerimizi etkilemiyorsa demek ki biz ilme farklı açıdan bakıyoruz. İlk etapta eğitimi; başta insanlık, insan ilişkileri olmak üzere hayatımızı güzelleştiren her şey olarak görmeliyiz.

Eğitim için gittiğiniz ve gecesiyle gündüzüyle bir arada durduğunuz kişilerle ilişkilerinizde dikkat edebileceğiniz bazı maddeleri şöyle sıralayabiliriz:

- Biz nerede olursak olalım insan olduğumuzu ve zafiyetlerimizle var olduğumuzu unutmamalıyız. Sorun çıkarmaya müsait olup sıkıntının kaynağı olarak herkes, kendisinin de buna uygun yapıda olduğunu bilmelidir.

-  Sorunsuz bir insanla bir arada olamayacağımız gerçeğini bilmeli ve insanın hata yapmaya elverişli bir varlık olduğu her an hatırlanabilmelidir.

- İnsan sosyal bir varlık olarak gerek kısa süreli gerek ise uzun süreli birlikte olduklarının da insan olduğunu unutmamalıdır. Elbette ki herkesin eksikleri, hataları olabilir; problem üretebilir.

- Çoğu zaman karşıdan kaynaklandığı sanılan sorunların, kendisini hatasız gören kişiler sebebiyle olduğu bilinmelidir.

- Belli bir amaç için ev dışında yatılı kalınan yerlerde farklı ailelerin farklı yapıda çocuklarının birlikte kalması elbette kolay değildir. Ama problem çıkmaması için herkes önce kendini kontrol etmelidir. Bu sebeple başkasına zarar vermeyen insan olma hedefi ile yol almaya gayret etmek; elin, dilin, bakışların, tavırların, düşüncelerin, duyguların başkalarına zarar vermemesi için çalışılmalıdır.

-  İyi geçinen ve kendisiyle geçinilebilen olunması gerektiği hakikati bilinmeli, herkes bu konuda kendini gözden geçirmelidir. Bu sebeple şahsına yapılmasına hoşlanmadığın bir tavrı başkasına da yapmamaya karşı hassas olunmalıdır.

-  Farklılıklarımıza rağmen de ne olursa olsun “birlik” görüntüsü verebilmeyi becerebilmek diye bir hedef taşınmalıdır.

-  “Farklı mizaçlar bu dünyada ihtilaf edecek” gerçeğini bilip ihtilafları kavgaya çevirmemek için mücadele edilmelidir.

-  Bireysel, genel ve benzeri istişare gerektiren durumları kendi içinde ya da başkasıyla çözmek yerine doğru olana yönlendirecek bir rehbere danışılmalıdır.

-  Sünnete riayet edebilmek adına mutlaka bir baş seçilmelidir. Baş seçilirken de liyakate de dikkat edilmesi “ayrıntı” bir mevzuymuş gibi gözükürken aslında sacayağı olan mevzulardan biridir. Başa itaat etmenin ortamın huzurunu ve bereketini sağlayacağı unutulmamalıdır.

-  Bulunulan kurum her neresi olursa olsun insani ilişkiler ortamın düzensizliğine veya kurumun kurallarına aykırı bir tavra sebebiyet vermemelidir.

-  Ortak kullanım alanlarının ve burada bulunan eşyaların birçok kişi ile beraber kullanıldığının ve kişiye ait bir eşya, ortam olmadığının farkında olunmalıdır.

-  Birkaç kişi ile beraber ortak bir iş yapılması gerektiğinde verilen görevi beğenmeme veya itiraz etme gibi durumlar oluşturmamaya dikkat edilmelidir.

-  Bulunduğu ortam gereği beraber iş yapma durumunda birlikte iş yapmaktan keyif almak ve bundan mutlu olabilmeyi becerebilmek kişiye hem elindekine kanaat edip mutlu olabilmeyi öğretecek hem de kalpte oluşabilecek olası bir vesvese durumundan uzaklaştıracaktır.

- Bir arada yaşamak; kişiyi asla taviz vermeye, zulüm görünce susmaya veya hakikati konuşmamaya götürmemelidir. Bize veya başkalarına zarar veren herhangi bir noktada gereken tedbir alınmalı ve başta olan sorumlu (yönetici) ile bu durum istişare edilmeli, değerlendirilmelidir. Bu durum günlük hayatımızın akışını bozmamalı ama her üzeri örtülen sorun, ileride bir sorun yumağı veya kişilik bozukluğu olarak karşımıza çıkabileceği unutulmadan çözüme gidilmelidir.

- Kişinin yapılmasından memnun olmadığı, hoşlanmadığı bir durumda her iki tarafın da birbirinin üzerine gitmemesi ve memnun olunmayan bu durumun uzun süre devam etmesine göz yummayıp çözüm için öncelikle karşı tarafla bu konuda konuşmalıdır. Herhangi bir gelişme olmaması durumunda mutlaka rehbere danışılmalıdır.

-  Toplu yaşanılan bir ortamda kalplerde vesvese oluşma ihtimalini en çok oluşturacak olan sebeplerden biri olan ben merkezli, bencilce bir ilişki kurulması engellenmeli; herkes bu konuda kendisini hesaba çekebilmelidir. Her zaman kendisinin veya sevdiklerinin haklı olamayacağı da gözden kaçırılmamalıdır.

-  Bulunulan ortamda en başta kişinin kendi kalbinin ve zihninin berrak olabilmesi için haset, kıskançlık, öne geçme hırsı gibi kalbî hastalıklar gün yüzüne çıkmayacak bir şekilde hareket edilmelidir. Zandan, iftiradan ve diğer kötü özelliklerden korunmak için Kur'an ve sünnetten beslenmeli; boşluğa düşmekten ve nefsin oyunlarından kaçınmalıdır.

-   Herhangi bir meselede veya sorunda, en az kendisi kadar muhatap olduğu kişinin de kalbinin kırılmamasına özen göstermelidir.

-  Konuşması veya hareketleriyle moral bozan değil moral veren, yokluğuyla rahat edilen değil aranan insan olmak şiar edinilmelidir.

- Şahsi sorunlarımızın, moral bozukluklarımızın, iç sıkıntılarımızın, huzursuzluklarımızın, vesveselerimizin çevremizi, ortamımızı olumsuz etkilemesine izin verilmemelidir.

-  Başkalarının ayıbını, herhangi bir meselesini sürekli ortaya dökmekten kaçınılmalı ancak herkese zarar veren bir hatası olması durumunda da bu kişinin hatasını ilgili merciye iletmek; zarar görmemeye ve bulunulan kurumun düzeninin sağlanmasına yardımcı olacaktır.

-  Kur’an ve Sünnet’i rehber edinen bir hanımefendi olarak hatası olan arkadaşına göre şekil almadan, yakın arkadaş da olsa yanlışına “Dur!” diyebilmek ve bu konuda onu uyarabilmek; devam etmesi durumunda da gerekli merciye bildirilebilmek diye bir hassasiyetimiz olmalıdır.

-  Arkadaşlarımıza, görevlilere, hocalarımıza veya yöneticilere olan sevgimizde; hoşumuza gitmeyen bir tavırda kalbimizdeki soğuklukta itidali elden bırakmayıp her ikisinde de aşırıya kaçmamaya dikkat edilmelidir. Aksi takdirde başta kendimize olmak üzere zarara götüren bir sürece sebebiyet verebiliriz.

- Yeri geldiğinde yardım, fedakârlık, hediyeleşme gibi birlikteliğin, kardeşlik şuurunun derinden hissedilmesine yardımcı olacak hususlardan, iş ve davranışlardan kaçınılmamalıdır.

- Gün içerisinde kişi, kendisini olduğu kadar bir başkasını da düşünebildiği tavırlar sergileyebilmelidir. Bu, onun ilişki kurmaya çalıştığı diğer şahıslarla daha huzurlu yaşamasına vesile olacaktır.

-  Günlük denebilecek bir olaya, duyguya, harekete, düşünceye takılıp dedikoduyla şeytanın tuzağına düşmemeye çalışmak; toplu ortamda yaşanırken yapılabilecek en büyük cihatlardan birisidir. Kişinin kendisini ilgilendirmeyenden yüz çevirmesinin ahlakının güzelliğinden olduğu hakikatiyle hareket edilmelidir. Böyle bir durumda konuşarak hak aramak değil “haklı” olunsa bile bir rehbere danışarak yol alınmalıdır.

- Kişinin kendisini ilgilendirmeyen bir meseleyi veya olayı terk etmesi, bulunduğu yerde huzurun kaçmamasına ve amacından uzaklaşmamasına yardımcı olacaktır.

-   İhtilaflı herhangi bir mesele üzerinde asla durulmamalı; uzun veya kısa olmasına bakmaksızın böyle bir konu asla açılmamalıdır. Herkesin kendini haklı gördüğü ve karşı tarafın görüşünü önemsemeyeceği bir mevzunun konuşulması, sadece kardeşlik bağlarının zedelenmesine sebebiyet verecektir.

-  Nerede bulunursak bulunalım orada bulunma amacımızı şeytan unutturmaya çalışabilir. Gerçek amacımızı ara ara kendimize hatırlatmamız bize iyi gelecektir. İnsanlık tarihinin bir parçası olabilecek büyük bir çapta iş yapmaya çalışırken küçük şeylere takılı kalmak, ümmetimize zarar verebilecek büyük bir hata olabileceği unutulmamalıdır. Şeytanın bu tuzağına düşmemek için herkes kendini sorgulamalı, hedefi ile paralel bir ortamda bulunmalıdır. Hedef, hayattan beklenti ile bulunulan ortamın farklılık arz etmesi; kişinin kendisini oyalamasına ve huzursuz bir ortamın oluşmasına sebebiyet verecektir. Kişinin kendisini tanıyarak hareket etmesi; hayata anlam katıp hem kendi hem de onunla ilgilenenlerin vaktinin zayi olmamasına vesile olacaktır.

-   Hayatın doğallığı devamlı tazelenmeyi, iyi insan olmayı ve iyi insan olarak kalmak için gayret etmeyi gerektirir. Bu sebeple zora talip olan insanlar olarak çıkan sorunlar, bizim hâlâ iyi kalmamıza engel olmamalıdır.

Vesvese konusuna gelince;

Bazı durumlarda kendi başına çözülemez hâle gelmiş olabilir. Böyle bir durumda bir rehber veya uzman yardımı alınması daha sağlıklı ve kalıcı bir çözüm olabilir.

Bunca maddeyi elbette ki uygulamak, hayata geçirmek kolay değil ama bizler yirmi üç senede medeniyet kuran Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin ‘ahlakı tamamlamak’ üzerine gönderildiğini biliyoruz. Bu iş bu kadar zahmetsiz, kolayca olacak olsaydı ne bunun için bir peygamber gönderilirdi ne de bu hayat gerçeğine uyardı. Şeytanın karşı cephede durduğu hiçbir iş, bir saatte hallolamaz. Önemli olan insani ilişkilerimizi etkileyen hasletlerimizin farkına varmak ve bir an evvel kendimizi terbiye etmenin yöntemlerini aramaktır. Bu sebeple daima ahlakı tamamlamak üzere gelen bir peygamberin ümmetinden olma hakikati unutulmadan yaşanmalıdır.

Nureddin Yıldız