Yazılı Fetva

Bütün hadis kitapları toplatılmalı mıdır?

1635
29.01.2024

Hocam gazetede bir yazar “Bütün hadis kitapları toplatılmalı ve...” diye bir yazı yazmış. Yazıyı okudum, çok batıl görüşleri var. Dinimizi felsefeyle anlamaya çalışmış. Bu arada bir hadis gördüm. “Keçinin yemesi sonucu Kur’an’dan çıkan taşlama ayetini Ömer, Kur’an’a tekrar sokmak istedi ancak halkın dedikodusundan korktuğu için cesaret edemedi.” (Buhari, 53/5; 54, 9; 88, 3; Müslim, Hudud 8/1431; Ebu Davud 41/1) Bu hadisi başka yerlerde de gördüm. Hocam, Buhari’den şüphe etmiyorum. Bu hadis hangi olayı anlatıyor? Bu hadis neyi anlatıyor, bilgilendirir misiniz?

Biliyor musunuz, “hadislerde” diye baş gösteren bu fitnenin asıl hedefi Kur'an’ımızdır. Maazallah, bugün oyunun asıl maksadını anlayamazsak yarın gözümüze baka baka Kur'an’ımızı tenkit edeceklerdir. Zira bizim topraklarımızda bu ağzı kullananlar, hadislerde arıza buluyorlar ama dışarıdaki onların asıl nefes veren ciğerleri mesela bu sizin zikrettiğiniz meselenin “Kur’an’ın dendiği gibi eksiksiz bir kitap olmadığını” söylemektedirler. Bunun adı fitnedir yani mü'minin imanını can damarından arızalı duruma getirme fitnesi…

Elbette sizin gibi konuyu dışarıdan izlemek durumunda olan kardeşlerimizin, oyunu anlamaları kolay değildir. Şeytanın hilesine dayanacak iman dileriz Allah’tan.

Size meseleyi izah etmeden önce şu sorunun cevabını bulmamızın ortadaki açık ve gizli kinin nedenini bilmemize katkısı olacaktır:

Bütün bu tartışmaların bugünkü Müslüman topluma ne yararı olacaktır? Hangi açığımız kapanacak, hangi sorunumuz çözülecek bu tartışmalarla? Bin dört yüz yıldan beri “tam ve eksiksiz” bilinen Kur'an’ımız, hayat tarzımız olduğuna iman ettiğimiz hadisler irdelenince ne elde edeceğiz? Bizim bir kazancımızın olmayacağı bellidir; ya bu ümmetin düşmanlarının kazancı kimin adına olacak? Bu soruyu derin bir düşünce ile düşünmemiz gerekiyor. Rabbim yardımcımız olsun.

Meseleye gelince, bir kere o hadis Buharî ve Müslim hadisi değildir. Aslı Buharî ve Müslim’de de bulunan ama İbni Mace’nin rivayet ettiği zayıf bir hadistir. Hadis literatürü açısından muteber bir hadis değildir. Dinimizi karıştırmak isteyenler, biraz oradan biraz buradan bir sentez yaparak; İbni Mace’den yama yaparak Buharî’yi vurmaya çalışmaktadırlar. Buharî vurulunca da Kur'an’ımızın izahı niteliğindeki hadisler sarsılacak, hadisler sarsıldı mı da kim mutlu olacak, bilemiyorum, bilmek de istemiyorum.

Esasen mesele, usul ilminde NESH denen meseledir. Bir ayetin uygulaması kalmış Kur'an’daki okunuşu kaldırılmıştır. Konu budur. Yoksa Ömer radıyallahu anh gibi bir mü'minin yüzlerce Kur'an hafızı âlim sahabinin gözüne baka baka “ben Kur'an’a âyet ilave etmek istiyorum” diyecek! Hem de Ömer! Buna o zamanın münafıkları bile inanmazdı her hâlde.

Buharî bu olayı kitabında üç yerde HADİS olarak zikretmektedir. Üçünde de böyle bir kayıt yoktur. Bir başka yerde de hadis demediği, bir kültür gibi naklettiği yerde (buna onun kitabında ta’lik denmektedir) bu ilave bilgiyi de vermektedir. Buharî okumayı bilmeyenlerin ondaki hadislerle ta’likleri tefrik edemeyecek kadar onu bilemez oldukları anlaşılmaktadır.

Dert ne Buharî’dir ne de Ömer. Dert bize dinimizi kabullenilemez bir sorun yumağı olarak lanse etmektir. Demek ki bu zamanda böyle imtihanda olmak da varmış. Gelin siz dininizi, sevdirenlerinden öğrenin. Şüpheler ihdas edenlerinden ise uzak durun. Dualar eder dualarınızı beklerim.

Nureddin Yıldız