Video Fetva

Tevbenin ölçüsü

12611
13.08.2010

Tevbenin ölçüsü

Allah'a karşı işlenmiş herhangi bir suça günah denir. Her günah kesinlikle tevbe ile temizlenmelidir. Tevbe ile temizlenmeyen günah, ahirete taşınabilir. Eğer ahirete taşınırsa o zaman Allah'ın rahmetinden başka hiçbir umut yoktur. Her halükarda o zaten rahmet umudumuzdur ama, bir sebeple Allah-u Teâlâ’nın mağfiret etmemesi halinde, günah sahibi günahının karşılığında cehennemde yanacaktır. Ama iyi bir tevbeyle burada terk edilip veda edilmiş günahlar, ahirete taşınmaz Allah'ın izniyle. Dolayısıyla mü'min, az günahla veya hiç günahı olmadan Rabbi'nin huzuruna çıkar; mağfiret ihtimali, cennet ihtimali çok daha yüksek olur. Mesela bir faiz, zina, anne-babaya asi olmak gibi bir günahtan ötürü tevbe etmeden bir müslümanın ahirete gitmesiyle, samimi bir tevbe edip ahirete gitmesi arasında; hastalıktan kurtulup sokağa çıkmakla, hastalık üzerindeyken sokağa çıkmak gibi büyük bir fark vardır.
Peki, tevbe nasıl yapılır? Bir; tevbenin en önemli şartı, o günahı terk etmektir. Söz konusu günah mesela anneye babaya asi olmak, büyü, sihir gibi işlere bulaşmak, faiz ise bankada o hesap dururken, günahla ilişki kesilmeden tevbe ettim demenin hiçbir yararı yoktur. Günahla ilişki yüzde yüz bitirilir, birinci şart gerçekleşmiş olur.
İkinci şart; müslüman o suça pişman olmalıdır. Bu, elinde fırsat olsa bile tekrar o günahı işlememe kararı taşımak demektir. Yaptığım yanlıştı, bankaya girmemeliydim, anneme babama karşı o sözü söylememeliydim, deyip pişman olmak gerekiyor. Tevbenin önemli şartıdır bu. O zaman öyleydi şimdi böyle tarzında tevbe yapılmaz.
Üç; müslüman eğer bir günaha bulaşmışsa ellerini açıp 'Allah'ım beni affet' diye yalvarmalıdır. Bu üç şeyle tevbe gerekir. Pişman olacak, terk edecek, Allah'a yalvaracak. Böyle tevbe sağlandığında mü'min samimi ise Allah tevbesini kabul eder, o hiç günah işlememiş gibi Rabbi'nin huzuruna döner. Tevbe budur.
Bunlarında bir ilavesi de, eğer söz konusu günah, bir insanı da ilgilendiriyorsa yani kul hakkı da varsa bu günahta, hırsızlık gibi, sövmek hakaret etmek, taciz etmek gibi, kul hakkını da ilgilendiriyorsa, komşuya eziyet vermek gibi bir hak ise, kul hakkı devreye girer, bu durumda onunla helalleşmek de şarttır. Bu helalleşme de onun gönlü yapılarak sağlanacak. Maddi bir hak ise götürülüp teslim edilecek, gözlüğü kırılmış bir insana gözlüğü geri alınacak. Manevi bir hak ise yalvarıp yakarılacak, ne olursun hakkını helal et, denecek. Bunun dışında hac yapmak, sadakalar vermek, camiler yapmak bir müslümanın kul hakkını helalleştirmez. Cami Allah için yapılıyor; kurban Allah için kesiliyor; Ahmet'e Ayşe'ye olan borcu ödetmez bu. Gidilecek, nasıl helalliği alınıyorsa helallik alınacak. Aksi takdirde tevbe yapılmış olsa bile o hak ahirete taşınır. Ahirette helalleşmek ise çok zor.

Nureddin Yıldız