Video Fetva

Haramla tedavi

10831
01.08.2010

Haramla tedavi

Haramla tedavi, alternatifin tükendiği yerde caizdir. Mü’min, her şeyden önce sıhhatini korumakla mükelleftir. Mü’min sağlıklı yaşamayı, sağlıklı iken Allah’a kulluk ederek ayakta durmayı, hastalanıp yatakta tesbih çekerek yaşamaya tercih etmelidir. Nasıl olsa hastalık da günahlarımızı döküyor, hastalık da Allah’tan geldi gibi bir bahanenin arkasına sığınmak doğru değildir.
Birinci gaye; sıhhatli, güçlü, kuvvetli mü’min olmaktır. Spor yapan, hareket eden, tuttuğunu kaldıran, sabah namazına çok rahat camiye gidebilen, köpekten korkmayan mü’min olmak gerekiyor. Bu güç Allah’ın hoşuna gidiyor. Buna rağmen mü’min hastalanabilir. Elinde olmayan nedenle, kendisinden kaynaklanmayan nedenle hastalanabilir. O zaman mü’minin görevi, hemen tedaviye başvurmaktır. Çünkü Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, Allah-u Teâlâ’nın tedavisini yaratmadığı bir hastalık indirmediğini söylüyor.
Filan hastalığın tedavisi yokmuş! Henüz insanlar keşfedemediler; Allah onu yarattı. Eğer hastalık yarattıysa Allah, ki hastalıkları da Allah yaratıyor, tedavisini de yaratmıştır. İnsanlık bir kısmını keşfetmiştir, bir kısmını keşfetmemiştir; ikinci vazife bu…
Üçüncü noktamız; hastalığı tedaviyi evham düzeyine getirmemek lazım. İnsan her başı ağrıdığında hastaneye, eczaneye koşmamalıdır. Baş ağrısı dayanılmaz hale gelince doktora gitmelidir. Hastalık hastalığı Müslümanca bir tavır değildir. Devlet sosyal güvenceyle masraf ettirmeden tedavi ettiriyor diye hastaneleri doldurmak bir tür evhamdır, şeytanın tuzaklarından birine yakalanmaktır. Ufak çizikten dolayı da tetanoz tedavisi görmek doğru değildir. İnsan aslında belli bir kültür, tedavi kültürü sahibi olmalıdır. Ufak tefek tedavileri kendisi yapabilmelidir. Helal yollarla tedavi yolları denenmelidir.
Tedavide haram nasıl olabilir? Mesela erkek doktoru varken bayan doktoru tercih etmek doğru bir hareket değildir. Bayan için de bayan bir doktor varken –uzman bir doktor, o branşta uzman bir doktor varken- erkek doktoru tercih etmek doğru değildir. Aynı şekilde mesela iki ilaç var; biri alkol veya benzeri cins bir maddeyle üretilmiş, mesela domuz yağından üretilmiş –alkol, domuz yağı; bunlar necis şeyler- mü’min, helali olan ilaç varken onu kullanmalı ama gerek kadın erkek ayrımında gerekse ilaç üretiminde helal alternatifleri daraldığında böyle bir imkân kalmadığında mü’minin herhangi bir şekilde aslında haram olan şeyle tedavi olması caizdir. Çünkü haramlar normal şartlarda haramdır. Canı boğazına gelmiş, tehlikeye girmiş insan için haramlarda Allah’ın ruhsatları vardır.

Nureddin Yıldız