Video Fetva

Kadının ev hakkı

8825
14.06.2012

Kadının ev hakkı

Nikâhlanıp evlenen bir kadının müstakil bir evde oturması hakkıdır. Bir kadın kendisini, bir erkeğin nikâhına soktuğu zaman, Allah’ın şeriatının ona tanıdığı en temel haklardan birisi, kadının, anahtarları ona ait olacak bir evde oturuyor olmasıdır. Müstakil bir ev kadının tabii ve dini hakkıdır. Bu ev, bir odadan ibaret de olsa, yani sadece bir odalık bir evde olsa, eve ait ayrıntılar bu odada bulunmalıdır. Bir eve ait ayrıntı, o kadının yaşadığı asırda nedir? Mesela, banyodur, mutfaktır veya diğer tuvalettir… Şu asırda veya kadın ne zaman evleniyorsa o asırda, bir ev neye deniyorsa, onu asgari şartlarda sağlayan bir yapının kadına teslim edilmesi gerekir. Bu, kadının eline tapu verilmesi şeklinde değildir. Kiralık da olsa veya tapu erkeğin elinde de olsa kadın dış kıyafetini çıkarıp rahatlıkla dolaşabileceği, banyosuna, mutfağına girip çıkabileceği, kendi anahtarlarıyla kapatıp dışarı gidip güvenle çıkabileceği, sonra da kimseye sormadan anahtarıyla kapısını açıp girebileceği ev, kadının hakkıdır. Bu evde neler bulunması gerektiği ise evle alakalı değildir. Evin mobilyası veya diğer ihtiyaçları zaruriyattansa, mesela yemek pişireceği bir sistemi bulunması, artık yakıt ne ise, veya mesela mutfağında su bulunması, zaten ev denmesi için bir yapıya zorunlu olan ihtiyaçlardandır.
Burada, bu çağın sorunlarından birisi olarak karşımıza çıkan ve özellikle de bizim yöresel örfümüzle çok ciddi bağlantılı bir sorun var; bir Müslüman kadına eğer nikâh kıyılırken, nikâh akdi yapılırken, ‘sen özel evde oturmayacaksın, mesela kaynananla oturacaksın, mesela filancalarla ortak bulunacağımız bir evde oturacaksın, yani senin özel yatak odan, banyon, tuvaletin ve anahtarını kapatıp dışarı çıkabileceğin, sana ait bir ev olmayacak, tamam mı?’ diye sorulsa, kadın da şahitlerin huzurunda, ‘evet, ben böyle bir haktan feragat ediyorum, böyle bir hakkı sizden istemiyorum’ diye eşi olacak erkeğe söz verirse, bu hakkını kullanmayacağını nikâh akdinde nikâh maddesi olarak konuşursa doğal olarak kadının böyle bir talepte bulunma hakkı da kalkmış olur. Bunun dışında Müslüman bir kadın, kaynatasıyla, kayınlarıyla veya başkalarıyla aynı banyoyu paylaşmak, aynı mutfağı kullanmak zorunda değildir. Aynı evde yaşama kültürü İslam diye dayatılmamalıdır. Zorunluluk, fakirlik, sıkıntı, bazı sağlık nedenleri gibi farklı nedenlerle veya geçici bir süre için gelinlerinden, ‘filan yerde beraber duralım’ diye talepte bulunabilirler ama bunu kanun gibi uygulamak, annelerin babaların, aksi takdirde hak helal etmemek gibi manevi tehditlerle çocuklarını ve gelinlerini tehdit etmeleri İslam adına yapılırsa yanlıştır. Müstakil bir evde kalmak kadının hakkıdır. Kocasına hizmet etmek zaten görevidir. Kocasının gönlü olacak ek hizmetleri yapması da ancak gönülle olabilecek işlerdir.

Nureddin Yıldız