Mektuplar

‘Öğrencilerime İman ve Dava Aşkını Nasıl Aşılayabilirim?’ Diye Soran Dertli Öğretmene

7016
16.10.2012

Selamun aleyküm Hocam, Hatay'da küçük bir imam hatip lisesinde öğretmenlik yapıyorum.
Bu yıl sınıfları kız-erkek olarak ayırabildik. Öğrencilerimizin beraber ders görmelerinin sıkıntısı, büyük sınıflarımız için hala mevcut. Kız-erkek ilişkileri çok rahat ve özellikle Facebook kullanımı haram-helal bilincinden yoksun bir şekilde gerçekleşiyor.
Dava bilinci çoğunda yok. Sohbetlerinizi dinleye dinleye bizim sahip olduğumuz şuura (dava bilinci, hizmet aşkı) onların da çok ihtiyacı olduğunu anladım. Geçen sene dava konusunda çok bilinçsizdim, kendim yaşıyor, elimden geldiğince anlatıyordum ama bunun bir dava olduğunu çocuklara hissettirmiyordum. Yaptıklarının kendilerini kurtaracağını, yapmazlarsa da yalnızca kendilerinin zarar göreceğini düşünüyorlar. 12. sınıfın erkek öğrencileri çok rahat, çünkü önlerinde hedef yok. Elhamdülillah kızlar daha meyilli ve daha anlayışlı.
Kızlarla beraber vakit geçirmeye çalışıyorum..

9. sınıflar daha masum ve şu anda okulumuza gelir gelmez erkek-kız ayrımını görmeleri biraz daha işimizi kolaylaştırdı Allah'ın izniyle. Kuru bir sünger gibiler, ne verirsek alıyorlar elhamdülillah. Onlara dava bilinci nasıl kazandırabiliriz, nasıl iman aşklarını canlandırabiliriz ve canlı tutabiliriz? 10. sınıflardaki kızlarımız, dini yaşamaya çalıştıklarını ama ailelerinin fazla dindar olmalarına karşı çıktıklarını söylüyorlar (koyu renk giyinme, pardesü giyinme gibi gerekçelerle). Sizin sohbetlerinizden öğrendiğim kadarıyla anne-baba hakkının ne kadar önemli olduğunu, bunu asla ihmal etmemeleri gerektiğini ama dini yaşama konusunda da asla taviz vermemeleri gerektiğini söylüyorum.
Bu hususlarla ilgili olarak kaleme alacağınız mektubunuz, inşaallah onları şevke getirecektir, onlarda iman şuuru görüyorum ve çok mutlu oluyorum. Genel anlamda erkek öğrenciler biraz daha rahatlar ve hedefsizler; kız öğrenciler de sorumluluk bilincini taşıyorlar ama diploma arzularının imanlarının önüne geçmemesi için çeşitli konuşmalar yapıyorum, bunun için sizden de destek bekliyorum. Önümde SALİHA HANIM adayları var ve işi bırakmadan önce onları Allah'a kazandırmak istiyorum. Dediğiniz gibi gönle hitap etmeye çalışıyorum, sayıyı önemsemiyorum. Ancak hangi gönlün nerelerde hangi gönüllere hitap edeceğini bilemeyeceğim için birini bile kaybetmek istemiyorum. İnşaallah azim ve çalışma bizden, muvaffakiyet Allah'tan olur. Desteklerinizi, önerilerinizi, yönlendirmelerinizi dört gözle bekliyoruz.
Allah'a emanet olun. Selam ve dua ile…

Selamünaleyküm.
İnsanların kendi zevklerini ve geleceklerini putlaştırıp tapındığı bir zamanda mü'minlerin çocuklarını dert edinen, mü'minlerin kızlarını kendi kızı olarak gören bir mü'min hanımefendi olarak sizi tebrik ederim. Bu tebriğim, bir hac dönüşü hacı olduğu için insanların yaptığı tebrikten daha heyecanlıdır. Çünkü siz, haccetmekten öte bir iş yapıyorsunuz. Hacceden bir kere Kâ’be’nin etrafında dönmüş olurken siz, Kâ’be’nin etrafına yarın binler olacak bir nesil topluyorsunuz.
Siz, bir hacıdan daha değerli bir işin peşindesiniz. Sizi tebrik ederim tekrar. Bu tebriğim, bir bayram tebriği de değildir. Bayramlar sayılı günlerin adıdır. Siz biiznillah, sonsuz günlerin hazırlığını yapıyorsunuz. Siz, ölüp toprağa karıştıktan sonra bile sizi unutturmayacak bir işin peşindesiniz. Sizi tebrik eder, dualar ederim, dualarınızda yer almak isterim. Allah Teâlâ, derdinizi eksik etmesin, sizi Asiye kadar sabırlı ve sebatlı kılsın. Azminiz kavi, sabrınız güzel olsun.
Bu ümmetin merhum bir ümmet olduğunu siz de bilirsiniz. Merhum bir ümmetiz. Ümmetimizin başı olan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz sayesinde, iman edenlerin kökü kesilmeyecek, anaların doğurduğu yiğitler eksik olmayacaktır. Bütün insanlar çekip gitseler de bir kadın ya da bir erkek ‘Allah’ın davası için ben varım!’ diyecek ve o yetecektir biiznillah. Asiye gibi, Hanne kadın gibi, Meryem gibi, Hadice gibi, Nesibe gibi… Bu ümmet bereketli bir ümmettir. Kadınında da erkek gibi azim olur, erkeği da kadın gibi doğurur, yetiştirir bir ümmettir. Rabbimiz, yazdığı kaderinde kullarını zorluklarla sınamayı ve ancak sınama sonucu sabrını ispat edenleri zaferle güldürmeyi de yazdı. Mü'minlerin evlerinde bile karşılaştığımız sıkıntıların ana formülü budur.
Bir bayan olarak, mü'min kadın olarak sizin çileniz ve derdiniz meleklerin gözetimindedir; asla merak etmeyin, endişelenmeyin. İçiniz kavruldukça kendinizi Uhud’da bilin. Gözünüz karardıkça kendinizi Nuh’un gemisinde bilin. Her yalnız kalışınızda, kimsenin sizinle ilgilenmediğini hissettiğinizde Musa olun; ürkmeyin, endişelenmeyin. Yol budur, yordam böyledir. Kendinizi bir bayan olarak görmeyin. Siz, bayanlığın ötesindesiniz; Hanne olup dinine çocuk adayan kadın olma yolunu seçtiniz ya, siz artık Kur'an’ın arşivindesiniz. Ne mutlu size!
Size şunu tavsiye etmek isterim:
Davamız, iki binli yılların davası değildir. İlk insandan beri süren bir davanın peşindeyiz biz. Binlerce senedir var ve belki de binlerce sene daha sürecek bu dava. Siz, o binlerce senenin içinde ne kadar yer tutacaksınız? Milyarlarca insanın bağlı olduğu bir ağda siz kaçta kaç edeceksiniz?

Kendinizi bu açıdan inceleyin. Yaptığınız işleri, sonucu bugün yarın alınacak bir tahlil gibi görmeyin sakın! İpekli elbiseleri bırakıp kefensiz giden Mus’ab’ın çalışmalarının bereketini şimdi elde etmiyor muyuz? O da günü birlik bir sonuç beklese idi başarabilir mi idi? Biz, dün meydanlarda can verenlerin bereketini yaşıyoruz. Bizim yaptıklarımızı da Allah Teâlâ kabul buyurursa, bizden sonraki nesiller bereket olarak görecekler; denizlerdeki balıklara kadar herkesin duası üzerimizde olacak o zaman. Bugün için çalışanlar dünyalıkla ahiret yatırımını ayıramayanlardır. Biz ise dünyayı istemiyoruz. ‘Bize cennet yeter’ dedik bir kere. Asla dert etmeyin. Siz güneş olup aydınlatın; kimi yansın kimi aydınlansın; kimi de perdesini kapatıp sizi yok saysın... Siz güneş olun yeter…
İhlasla ve Allah’a güvenerek yolunuza devam edin.
Güzel örnek olun.
Kalplere girin.
Sevin, övün, takdir edin.
Allah’ı anlatın, cennete davet edin.
Sulandığında hemen büyüyen çiçek zannetmeyin çocukları.
Bugün sulayın, aylar sonra büyüsün onlar, merak etmeyin siz.
Ne döktüğünüz su ne de bir damla göz yaşınız asla boşa gitmez.
Sakın derdinizin bitmesi için dua etmeyesiniz. Bu dert sizin umudunuzdur, cennetinizdir.
Size Allah’tan sabırlar dilerim.
Azminiz ve sebatınız için dualar ederim.
Siz de bu ağabeyinizi dualarınızda unutmayın.
Selamünaleyküm.

Nureddin Yıldız