Yazılı Fetva

Mirasta Kız-Erkek Çocuklara Paylaştırma Konusunda Ayrıntılı Açıklama

10160
16.10.2014

‘Çocuklarınıza eşit davranınız.’ hadisi ile ‘Mirastan kıza, erkeğin yarısı kadar veriniz.’ ayeti arasında nasıl bir uygulama ilişkisi vardır? Haşa, çelişkili gibi gözüküyor detay ve uygulamalarını bilmeyen benim gibiler için. Bu bağlamda; 1-) Tapuyu vermeden, oğluna oturması için ev tahsis eden bir anne veya baba, kızına da o dairenin kira değeri kadar mı veya ayet ışığında yarısı kadar mı maddi yardımda bulunması lazım gelir?
2-) Hiçbir şey vermemek caiz mi, bu durumda evli olan kızından helallik almak gerekir mi ve evli olan kızın bu hakkını helal etmesi dinen sakıncalı mıdır?
3) Ebeveyn kendi veremezse, hadise göre oğlundan, kira değerinin yarısını veya ayete göre üçte birini alıp kızına vermesi gerekmez mi?
4) Gurbetçilerin ortak derdi ve birçok dargınlığa, kırgınlığa, sıla-i rahimin terkine, sıla ve akraba hasretine sebep olduğuna inandığım bir yaraya parmak basarak bir soru sormak istiyorum; Okumak veya çalışmak için, izinli veya müsaade edilmeyince izinsiz köyden büyük şehirlere gelenlere, siz köyü terk ettiniz, yanımda kalan çocuğum köyü bekledi, bize baktı diyerek bazıları kızlara hiçbir hak vermezken, erkek evlatlarına da köydeki evladına, eski parayla 1 trilyon değerinde yer verirken, şehirdekine köye dönüp, ekip biçmek şartıyla satsak bile para etmeyen veya 5 milyar lira değeri olan, 1/200 (iki yüzde bir) oranında yer veriyor. Bu dinen doğru mudur, doğrusu nedir? Öğrenciyken yazları yardımlarına koştuğumu, para kazanmaya başladığımda yaptığım yardımları saymasam bile! Ben İstanbul'da aç susuz ya da bursla okurken, evlenirken, ev yaptırırken yardımlarını görmediğimi unutsam! İlmim ve inancım gereği kin ve nefret duymasam da özellikle kardeşimi ve babamı tam manasıyla, içten sevememenin günahı var mıdır ve sevgimi bu durumda nasıl arttırabilirim? Konuyla ilgili 15 sayfa kadar ayet, hadis, kıssalar gönderdim taahhütlü. Babam namazlı, sakallı, cumalara gider. Ablamlar için de kızlara hak mı olurmuş diyor. 1 trilyonluk yeri de kardeşim hep satmış. Bizlere haber bile etmeden. O yer alınırken üçte bir parasını veren abime de gurbetçi diye kuruş yok. Duyumlarımıza göre de; kardeşim babama arkadaşına satmış, göstererek onun üzerinden parselleyip satmış ki dava açıp hakkımızı arayamayalım

Selamünaleyküm. Toplumumuzun yaygın sıkıntılarından birini dile getirmişsiniz. Keşke siz de hiç tenezzül etmeme yönünü tercih edip hakkınızı ahirete havale etse idiniz. Faydası olup olmayacağını bilemiyorum ama size bu konudaki dengeli tutumu yazabilirim:
a- Dinimiz erkeği ile kızı ile evlada eşit davranmayı değil adil olmayı esas edinmiştir. Bunu ilke olarak bilmelisiniz.
b- Baba veya annenin ölümünden sonraki malın taksimine karışması, dinen mümkün değildir. Sahibi öldükten sonra mal üzerinde iki yöntem vardır. Bunlardan biri, bütün mirasçılar aralarında bir yolla anlaşırlar ve mal konusu biter. Diğeri de Şeriat'ımızın emrettiği şekilde taksim yapılır. Bu taksime, malı bırakanın vasiyet veya emir gibi bir yöntemle karışma hakkı yoktur. Özel bir vasiyeti varsa, o vasiyeti uygulanır. O vasiyette de mirasçılarından birine vasiyet yapmaması şarttır. Bir başka şart da şudur: Vasiyet, kalan malın 1/3'ünden fazla olmamalıdır.
c- Mal sahibi sağlığında malını mirasçılarına ya da sadece çocuklarına dağıtabilir. Bu dağıtımda çocuklar arasında eşit bir muamele yapması gerekir. Bunun dışındaki muamelede vebale girer. Haksız bir şekilde alan çocuk da helal bir mal almamış olur.
d- Çocuklar arasında ölmeden mal dağıtılırken, özel bir neden gözetilip bir çocuğa fazla verilebilir. Mesela, engelli ve çalışamayacak bir çocuk fazla alsın diye düşünülebilir. Bunun bir sakıncası yoktur. Bu durumda da ya bir doktor raporu ya da herkesin ikna olacağı bir bilinmişlik, bu sözünü ettiğimiz engelin ya da benzer bir maninin nedeni olmalıdır.
e- Anadolu kültüründe hakim uygulama olan, 'çocuk bize baktı/bakacak' ilkesi bir hukuk zeminine oturmuyor elbette ama bunu yabana atmanın da çok dengeli bir anlayış olmayacağını bilmek gerekiyor. Mesela siz, şehirde okuyup harçlık alamamak ve benzeri mağduriyet cümleleri kurdunuz. Sizin o kardeşiniz de 'sen şehirde sandöviç yerken..' diye başladığında ne cevap vereceksiniz? İnsanın tamahı bitmiyor ki? Faninin fani malına tenezzül etmemek en iyisidir ama elbette Şeriat'ımızın emri ne ise hak odur.
f- Size tavsiyemiz, böyle bir nedenle ebeveyninizin ahını almamanızdır. Onun sizin üzerinizdeki hakkı arsaların, tarlaların değeri ile kıyas edemeyeceğiniz kadardır. Varın siz alacaklı kalın, ahirette daha rahat edersiniz.

Nureddin Yıldız